Google Etiket

25 Şubat 2025 Salı

12) Bazı şeyler yarım kalır, bu da bitmenin bir şeklidir.

Nihan,

Sen gerçek olan tek hayalimdin şu hayatta. Aslında gerçek olan tek aşk. Ben hep istedim aşık olmayı ve bu aşka karşılık bulmayı. Önceleri hiç söylemedim. Hep bekledim. Sonra aradığımda bulamadım. Bulduğumda o olduğunu sandım. Aradığım şey olmasa da kabul ettim. Yine de senin gömleğini giydirdim onlara. Hiç biriyle dalga geçmedim. Sonuna kadar gitmeye razıydım. Ama gün geldi seninle tanıştım. Bu defa oluyordu sanki. Yine umutsuzluk sarıyordu bazen beni. Ama dinlememeye çalışıyorum. Sonra bir gün oldu. Hiç beklemediğim anda belki de. Sonra olduğu yetmezmiş gibi bir de buluştuk seninle aynı şehirde. Böyle bir sürpriz bir daha yapmadı bana hayat. Sen, güzeldin, asildin, hep aradığım kişiydin sanki. İşte yan yana da gelmiştik. Sonrasını burada anlattım. Yine olmamıştı. Belli ki yine başkasının gömleğini giydirmiştim sana da. Peki kimdi bu gömleğin sahibi? Hep rüyalarımda görürdüm. Bana gülen o tatlı yüz. Sonra sımsıcacık bir sarılma. Yapmacıklığın zerresi olmayan o kadın. Hep farklı surette görünürdü bana. Ama hissettiğim şey hep aynı idi işte. O içimi saran sıcaklık. 

Sonrasını ne sen sor ne de ben söyleyeyim. Yine yanlış kişilerin kucağına düştüm hep. Onlara da her şeyimi verdim. Her şeyden önce tüm iyi niyetimi ve sadakatimi. Ama sonra ne zaman ki işleri bitti. O zaman bambaşka oldu her şey. Vurdular beni. Hep vurdular sırtımdan. Sonra böyle böyle hayatın geri dönülmeyecek bir noktasına geldim. Seninle başka yerlerdeydik artık. Bir araya gelmemiz imkansızdı. Ya da seninle yaşadığımız şeyleri yaşayabileceğimiz kimse de yoktu artık. Tüm bunlar yetmez gibi hayat artık beni de bir ucubeye çevirmişti. Artık ne sen olabilirsin ne de o rüyalarımdaki kadın. Kısacası ben sıkışmış biriyim artık. Fırlatıp attı hayat beni bir köşeye ve orada sıkışıp kaldım. Beni kendim dahil kimse kurtaramaz artık buradan. Çok erken değil mi pes demek için hayata? Belki de işte hayat böyle kaybettiklerinin pişmanlığını yaşayarak geçiyordu. Kim bilir. Daha önce yaşamadık ki. Bir daha da yaşayamayacağız. Keşke böyle olmasaydı diyeceğim ama oldu bir kere. Geçmiş olsun hayat hepimize. Bazı şeyler yarım kalır, bu da bitmenin bir şeklidir. Hayat da böyle yarım kalır ve bir gün biter. 

Sağlıcakla kal. 


16 Ağustos 2024 Cuma

son veda

hem kendime, hem sana, hem de hatıralara, 

son bir şans vermiştim.

ben haykırırken, sayfalarca, şiirlerle,

olmuşu, olanı ve olabilecekleri.

senin susman evla değil, 

olmuyormuş işte.

bunu artık bu gönül kaldırmıyor.

fazlası benliğime hakaret.

ben artık gidiyorum. hoşça kal..


demiştim ama,

gitmeye çalıştığımda şunu anladım

bu hikaye senin hikayen değil 

benim hikayemmiş 

ve devam edecekmiş..

30 Temmuz 2024 Salı

Susmak

 

Karşımda olsan,

Sana söyleyecek bir şeyim yok 

Fırtına sonrası sessizlik bu 

Olanların anlamsızlığına 

Bir kelime bile çıkmıyor 


Göz görmek, gönül sarmak ister

Dil ise çaresizdir 

Çünkü bilir ki 

Geçmişe yolculuk yoktur 

O yüzden susar 


Son defalar tükendi artık 

İmkansızlığın son raddesi 

Hep bir günü umdun ama 

Nerden bilirdin? 

O günün ölüm günün olacağını..






2 Mayıs 2024 Perşembe

11) Unutamama vol.3 | Yeni Bahar, Yeni Şiir ve Yanmak

2 Mayıs 2024 Perşembe

Bir bahar daha geldi. Ne diyordu şarkıda? 

"Bir seni çok sevdim bir de baharları"

"Bilirsin sen beni ne çok sevdim seni, Ah seni bekleyeli belki 14 bahar geçti"

14 bahar geçti gerçekten de üstünden. Bir yılda yaşadığımız on yıllık hikayenin üstünden. Bu hikayenin son bölümünü yazdığımda artık bu hikayenin bittiğini düşünüyordum. Her şeyi çözdüğümü, artık geçmişe takılı kalmayacağımı ve önüme bakacağımı filan. Bunları yazmamın üzerinden yaklaşık 2 yıl, hikayemizi tekrar anmamın üstünden ise 1 yıl geçmiş. Neden bilmiyorum en çok bahar ayları geldiğinde hep seni hatırlıyorum? Orhan Veli'nin dediği gibi: 

"Beni bu güzel havalar mahvetti, 

Böyle havada istifa ettim. 

Evkaftaki memuriyetimden. 

Tütüne böyle havada alıştım, 

Böyle havada aşık oldum;"

Belki beni de bu havalar bu ruh haline sokuyordur. Ne dersin? Bir şey demezsin tabii ki. Şu an kendi kendime konuşmaktayım. Ama seni de izlemekteyim. Farkında olmasan da. Ne savaşlar veriyorum kendi içimde. Bir yanım bunları okumanı istiyor. Bir yanım ise huzurunu bozmamak. Belki de diyor bir yanım, o da seni düşünüyordur bazen. Diğer yanım ise bunun saçma bir düşünce olduğunu. Gerçeği senden başka kim bilebilir? 

Şimdi yine gecenin karanlığında oturmuş hem seni düşünüyor hem de yazıyorum. Sana son yazdığımda bu hikaye biter sanmıştım. Aslında bitti gibi gelmişti de. Önce hiç bir şey hissetmedim. Evet dedim demek ki buraya kadarmış. Sonra gün geçtikçe, en çok da yine seni hatırlatan şarkılar çıktıkça karşıma. Hatta beğendiğim şarkıların yine seni hatırlattığını anladıkça bir şeyler yine içimde büyümeye başladı. Yine seni merak ettim. Uzaktan izlemeye çalıştım fark ettirmeden. İzledikçe içimdeki özlem kaldığı yerden büyümeye başladı. Özlemim arttıkça seni daha çok düşünmeye, daha çok izlemeye ve daha çok hissetmeye başladım. Sonra yine kendimi burada buldum. 

Bunun üzerine çok düşündüm son 1 aydır. Neden hep sana dönüyorum? diye. Seni özel kılan neydi? Güzelliğin mi? Zarafetin mi? Zekan mı? Peki ya gözlerin? Bugün olduğumuz kişiyle o günkü arasında fark olduğunu da bildiğime göre hala neden sendeydim? Bunun basit bir cevabının olmadığını fark ettim önce. Mantıklı bir cevabı ise asla olamazdı. Bu olsa olsa en derinden gelen bir şeydi. Bilincin sınırlarının ötesinde, o günkü ya da bu günkü bizle alakalı olmayan bir şey. 

Yakın zamanda artık şunu anladım. Geçmişim, geleceğim, iyi yanlarım, kötü yanlarım, aydınlık ve karanlığım, sevdiklerim, unutamadıklarım, içimden gelenler ve yazdıklarım, söylediklerim. Bunların hepsi benim. Yani ben zaten bunlardan inşa edilmişim. Dolayısıyla hiç birini uzaklaştıramam kendimden. Uzaklaştırırsam yıkılırım yavaş yavaş. En derindekileri ise hiç atamam. O yüzden nefes aldığım sürece içimde olacağından eminim artık. Sen ve sana olan sevgim hiç bir zaman bitmeyecek. Ölsem bile bu satılarda ve bu hikayede yaşayacak. 

Sonuç olarak, umuyorum ki belki bir gün yine yan yana yürürüz. Yüz yüze konuşuruz tüm bunları. Belki de hiç bir zaman olamayacak bir hayaldir bu. Ama daha önce de bunu söylemiştim. Seni görmek, gözlerine bakmak ve ellerini tutmak istiyorum. Her zaman isteyeceğim. Her ne yapıyorsak yapalım, kaç yaşında olursak olalım, yanımızda ya da hayatımızda kimler olursa olsun. Ne düşünürsek, hangi fikirleri savunursak savunalım bu değişmeyecek. Üzerinden bu kadar uzun zaman, bunca insan geçmesine, her şeyin değişmiş olmasına rağmen, seni düşününce hala kalp atışlarım hızlanıyor ve bir heyecan kaplıyorsa tüm bedenimi, bu değişmeyeceğinin kanıtı değil midir? 

Ama kendime düstur edindiğim bir şey var. "İyi insanları ve özellikle seni seven insanları üzme. " Bu şartlarda nasıl bir çıkış yolu bulabileceğimi bilmiyorum şu an için. Belki de henüz doğru zaman gelmemiştir. Ömür de geçiyor ama beklemekten başka diğer tüm yolların sonu iyi görünmüyor. Geri dönülemeyecek kadar çok yol geldiğimizin farkındayım. Ama geri dönmek zorunda da değiliz..

Bu hikayenin devamını artık olacaklara göre yazacağım. Ne kadar zor olsa da, imkansız değil. 

Baharın keyfini çıkar ve şimdilik hoşça kal. 


Unutamayan Şiir

Gelirdin bana,

Canlar yakan acı sözlerinle,

Çölleri yeşerten bakmaya doyamadığım gözlerinle, 

Geceyi aydınlatan aydan beyaz yüzün ve teninle, 

Tutkuyu ateşleyen belindeki gamzenle, 

Baharı müjdeleyen o çiçekli elbisenle, 

Huzur veren şefkatli ellerin ve parmaklarınla, 

Yüzünü öpen, uzun saçlarınla, 

Şimdi yeniden, beklenmeden,

Elinde gül, dilinde bal ile, 

Gel bana, bir daha. 


Yanmak Nasıldır? 

Yanmak nasıldır bilir misin?

Her gün, her gece, yani her an bir boşluk bulduğunda onun aklına gelmesi. Gelmesi ama aslında onun senden çok uzakta olması. Bundan mütevellit ona bir şey söyleyememek. Sadece susmak..

Sustuklarını içine atmak sonra. Atıp da içinde koyacak yer bulamamak. Sonra bunların içinden taşıp taşıp seni deli etmesi. Bu rahatsızlığın seni her seferinde seni ona götürmeye çalışması ki bu çalışmak bir paradoks gibi. Asla ona ulaşamamak..

Sonra geceleri uykuya dalmadan düşünmek. Olmadık hayaller kurmak. Zaman zaman bunlarla avunmak. Bu avutmak ki içindeki şeyi asla hafifletmez. Tam tersine daha da körükler. Körükledikçe içindeki kor tutuşur..

Bu kor ne zaman tutuştu? Tutuştu ki, tutuşmak o tutuşmak. Gel de söndür söndürebilirsen. Ne su fayda eder buna, benzin alevi gibi. Ne de kesmek ilişiğini herhangi bir şeyle, radyasyon gibi. Bu olsa olsa bir yanardağdır. Kaynağı derindedir..

İçindeki bu sönmeyen ateş, yakar kavurur ne varsa. Yangın büyüdükçe büyür. Dayanılmaz gelir bir zaman sonra. Söndürmek istersin ve bilirsin ki tek çare ondadır yine. Bir çare deyip tekrar gidersin..

Gidersin de ne vardır peki orada? Hayalindeki midir oradaki? Bu soru ve cevabı bir daha yakar seni. Anlam veremezsin bu kadar yanmaya. Kapalı bir yerdeymiş gibi üstünü kapatırsın yangının ve bakarsın hayatına..

Taa ki acıtana kadar tekrar yüreğini...  

Susmak
Son Veda

27 Nisan 2023 Perşembe

Önsöz ve Ana Hikaye Kronolojisi

     Aslında bu hikayeyi başka amaçla yazmıştım. Bir şekilde onun okumasını istiyordum. Çünkü onu istiyordum kısaca. Yarım kalmışlıklar hep çekiyordu ve yakamı bırakmıyordu. Bugün neden tekrar yayınlamaya karar verdiğime gelince, artık bunları içimde ya da içerde bir yerde tutmak istemiyorum. O görür mü ya da birileri bir şekilde bulur mu bilmiyorum. Sadece içimde duracaklarına boşlukta ve herkese ait dursunlar istiyorum. Şiir ve yazışmaların tarihleri birebir doğrudur, sonradan yazdıklarımı ise olaydan yaklaşık 11 yıl sonra hatırladığım kadarıyla ve yaklaşık veya önemli olayların tarihine denk gelecek şekilde tarihledim. Neden bu kadar uğraştığımı da bilmiyorum ama olmuşken iyi bir şey olsun istedim her halde.. 

    Aşağıda ana hikayenin bölümleri yer almaktadır. Linklerden takip ederek okuyabilirsiniz. Diğer tüm yazılanlar ana hikayenin bölümlerinin içinde mevcut. 


1) Başlangıç


2) Buluşma


3) İlk Zamanlar


4) İlk Sorunlar


5) İzmir Seyahati


6) Antalya Seyahati-1 ve Sevgililer Günü


7) İkinci Buluşma - Antalya Seyahati-2 ve Sonrası


8) Yaz Tatili, Polis Hikayesi ve Sürprizin


9) Üçüncü Buluş(ama)ma, Afyon'dan ayrılmam ve Hikayenin Şüpheli Sonu


10) Unut(ama)ma


11) Unutamama vol.3 | Yeni Bahar, Yeni Şiir ve Yanmak


12) Bazı Şeyler Yarım Kalır, Bu da Bitmenin Bir Şeklidir

29 Haziran 2022 Çarşamba

Ne geliyorsun ne de gidiyorsun Nihan

Ne kadar geçti üzerinden? On yıl mı? On beş mi olmak üzere? Artık yılların nasıl geçtiğini anlamıyorum. Sanki uyurken zaman algımızın kaybolması gibi ben de bir süredir uykudayım. O yüzden gözlerim açıkken rüyalar görüyorum. Evet oldum olası hayalperest bir yapım var. Ama eskiden hiç bu kadar hayal kurduğumu hatırlamıyorum Nihan. 

Geçen bu zamanda uzaktan izledim seni. Bazen haberin oldu bazen de olmadı. Hani diyor ya şarkıda; "gittiğin günden beri, ne hallerdeyim, düşündün mü hiç?" Aslında en çok merak ettiğim şey buydu. Ayrıldığımızdan beri seninle ilgili hayallerim, benim senin aklına gelme ihtimalimden oluşuyordu. O kadar küçüktüler işte. Bununla mutlu olmayı ve yetinmeyi öğrenmiştim. Çünkü ne geliyordun ne de benden gidiyordun Nihan. 

Anlamadığım bir şey var, aynı zamanda da hissettirmediğin. İçip içip sana yazdığım zamanlarda kalbinde bir şeyler hiç kıpırdamadı mı? Eğer kıpırdadıysa bunu hissettirmemeyi nasıl başardın? "Poker face" diye bir tabir vardır bilirsin. Bunu yüzünü göstermeden yapabilen nadir insanlardansın bence. Belki de asıl mesele yüzünü görememektir. Belki bunları okurken ya da okuduktan sonra ağlıyordun. Kim bilir? Eğer bir şey hissetmediysen, sen böyle taş kalpli olmayı nereden öğrendin Nihan? 

Gözlerimin rengini hatırlıyor musun? Bana sorarsan ben seninkileri hiç unutamadım. Birlikteyken hiç söyledim mi hatırlamıyorum ama aklıma gelmişken söyleyeyim. Çok güzel gözlerin vardı. Belki sadece gözlerine bile aşık olmuş olabilirim. Gözlerinle ne de güzeldin. Hiç düşündün mü? Gözler neden bu kadar önemli. Üzerine bir sürü şarkılar şiirler yazılmış. Mesela kol için neden yazılmamış? Ne kadar saçma bir düşünce değil mi? İşte bizim ayrılığımızın arka planında biraz da bu var. Göz açıp kapama süresinde olan birlikteliğimizde birbirimizi ancak bu kadar anlayabildik. Bana sorarsan her şey unutuluyor da  bakışlar unutulmuyor Nihan. 

Bazen şöyle hayaller kuruyorum. Işınlanma icat olmuş ve sadece ikimiz bir anda hiç bir allahın kulunun olmadığı bir yere ışınlanıyoruz. O zaman sana neler söylerdim acaba? Yıllar içinde seni hatırlatan onca şeyi mi anlatsam yoksa geçmiş defterleri mi açsam ne yapacağımı bilemezdim herhalde. Benimle karşılaşmak, elbette senin için bir şaşkınlık vesilesi olurdu. Ben ise gittiğim şehirler veya uzak yerlerde, bazen de sokakta yürürken, seninle karşılaşma ihtimalimi bile hep aklımda bulundurduğumdan bu durumu hemen kabullenirdim. Ne kadar imkansız olsa da hayal işte. Düşünceler hiç bir yere sığmıyor.  Görüyorsun işte, hayalperest olduğumu söylemiştim Nihan. 

Hatırlıyorum da hep sana kendimi açıklamak gibi bir derdim olurdu. Ne yaparsam yapayım sana yaranamadığımı hissederdim. Bunu hiç fark etmiş miydin? Bir gün gelip bunu neden böyle yaptığımı idrak ettiğimde çok da anlam veremedim kendime. Halbuki yeryüzünde sekiz milyar insan vardı ve sen  onlardan sadece biriydin. Seni özel kılan neydi hala anlayabilmiş değilim. Bunu galiba ancak bir yaratıcı varsa o biliyor. Ya da kendimi bir psikoloğa filan teslim edip analizimi yaptırmam gerekecek. Bu yaştan sonra psikolog seanslarında çürümek istemiyorum. Derdimi kime anlatsam bilemiyorum Nihan.

Hep ben konuştum. Bir yandan seni de dinlemek lazım.. Bilim adamlarının söylediğine göre her insan çok çok farklı düşünce yapılarına sahipmiş. Dolayısıyla empati denen şeyin biraz da bu nedenle evrimleştiği aşikar.  Sen bu konularda konuşmayı sevmezsin biliyorum. Zira sen güzel şeyleri ve yaşamın kendisini seviyorsun. Ben de senin gibi olmayı çok isterdim aslında. Ama yaratıcıdan mı dersin yoksa varoluştan mı dersin bilmiyorum ama sen öylesin, ben de böyleyim Nihan. 

Bunca zaman sonra ilk defa yazmanın heyecanıyla sana çok fazla yüklenmemiş olmayı umuyorum. İnsanı en çok rahatsız eden şeyler konuşamadıkları ve yapamadıkları şeylermiş. O yüzden mazur gör. Ama sen de haklısın çünkü pes eden ve bırakan bendim. Sonra anladım ki bıraktım sanmışım, sen ise bırakmak nasıl oluyormuş bana öğrettin. Öğrettiğin ve yaşattığın her şey için tekrar teşekkür ederim Nihan. 



21 Şubat 2022 Pazartesi

10) Unut(ama)ma.

    Ben evlenmiştim. Benim için bunun ne olduğunu anlamam zaman alsa da senin için artık her şeyin tamamen bitmiş olması gerektiği anlamına geldiğini düşünüyordum. Fakat bir zaman ya sen ya da ben yine görüşmeye çalıştık diye hatırlıyorum. Hatta bundan eşimin de haberi oldu bir şekilde. Konu benim arkadaşıma kadar gitti falan. Sonrasında ben seni unutmak bir yana dursun, sana karşı olan hislerim azalmadan, belki de artarak devam etti. Bu nasıl olmuş olabilir diye sorabilirsin. Bilmiyorum. Belki de evlendikten sonra yaşadıklarım böyle düşünmeme sebep olmuştur. Bazen tanıştığım bazı insanlarda seni veya sende olan özellikleri görebiliyordum. Bu garip bir şeydi. Öyle olduğunda yine sana dönüyordum. Bazen sana yazıyordum, cevap vermiyordun. Bazen artık görüşmememiz gerektiğini söylüyordun. Bazen ben çok ısrarcı olabiliyordum. Seni rahatsız etmek istemiyordum. Bu seçimi benim yaptığımı biliyordum ve bunun arkasında durmalıydım. Ya da her şeyi bırakıp eğer kabul edersen sana dönmeliydim. Daha önce de söylediğim gibi hayatın akışı durup, nefes alıp bazı şeyleri değiştirmeme sürekli engel oldu. Bu hayatın her alanında böyleydi. Bazen sarhoşken sana yazıyordum. Sonra pişman oluyordum. Bu his beni hep geçmişe götürüyor, sana getiriyordu. Bu his bence aşktı. Belki yarım kalmışlıktı. Adına ne dersen de bu his sendin. Ne yaşamış olursak olalım, şu anki konumumuz ne olursa olsun fark etmiyordu. Bazı şeyler asla değişmez, tabi değişenler de var neyse ki. Mesela bir ara telefonla bile konuşmuştuk. Sesini duymuştum. Bu ikimiz için de farklı bir histi. Sanki geçmişten bir hayaletle konuşuyormuşsun gibi ama bir yandan da iyi hissettiren bir şey. Konuşmamıza sebep olan şey ideolojik düşünce değişimlerimizdi. Bu konuda ikimiz tam ters yönlere ilerlemiştik. Bendeki değişiklik az olsa da daha önceden açıkça çok söylemediğim şeyleri artık daha rahat söyleyebiliyordum. Sen de ise çok daha belirgin bir ideolojik ilerleme vardı. Bu düşüncelerimi sakıncalı gördüğün için fikrimi değiştirebileceğimi düşünmüş olmalısın. Ben ise seninle görüşmek hatta sesini duymayı düşünüyordum. Belki sen de görüşmek istemiştin, bilemiyorum fakat ben evli sen değil ve eski sevgiliyiz, bu durumun görüşmememiz gerektiği şeklindeki fikrinin hala değiştiğini sanmıyorum. 

    Bu şekilde ara ara görüşmelerimiz oldu. Bir ara evlendiğini gördüm. En sonunda benim son yaklaşık bir senedir kendimi anlama çabamdan olsa gerek, tekrar sana yöneldim. Son zamanlarda daha fazla takip etmeye başladım ve konuyu anlamam için görüşmemiz gerektiğini düşündüm. Bununla beraber ben de bu duygu ve davranışlara neyin sebep olduğunu anlamaya çalışıyor, bunun yanında seni merak da ediyordum. Konuyu bir arkadaşımla konuştum ve bana düşünmem için sorular sordu. Benimle alakalı olabileceğini söyledi. Sonunda tüm yazdıklarım ve takip etmeme rağmen bir sonuca varmayacağını düşününce seninle konuşmaya karar verdim. Yazdıklarımı sorduğumda sen de bunların benimle alakalı olduğunu, senle ilgisi olamayabileceğini söyledin. Bunu etraflıca düşündüm, vardığım sonuç şöyleydi. 

    Ben genelde boşluktan ve meraktan sana geliyordum. Hayatıma girmiş herkesi bir şekilde merak etmeye devam ediyorum zaten. Bu birinci etkendi. Diğeri ise o boşluktu. Bu boşlukta içime yöneliyordum ve kendimce oradaki şeyleri anlamaya çalışıyordum. Tüm bunlar bunun sonucuydu ve benimle alakalıydı. Ayrıca ne yaparsam yapayım zamanı geri alamazdım. Unutmaya çalışmalıydım. Bu düşünceler ve davranışlar bana bir çok şeye mal oluyordu. Sonunda kabul ettim. Fakat asıl gelişmeyi sonrasında elde ettim diyebilirim. Havadan sudan şeyleri konuşurken. Hayatının nasıl gittiği, uğraştığın şeyleri konuşunca unutmuş olduğum bir gerçeğin farkına vardım. Sen duygular, hisler, aşk vb. şeylerden çok dış şeylere ilgiliydin. Her zaman öyleydin. Ben ise hem ilişkimiz boyunca hem de sonrasında sende hep bunları görmenin umudu içinde olmuştum. Beni bu şekilde anlayabileceğini düşünüyordum belki de. Her geçen sene farklı bir düşünce yapısına kavuştuğumu biliyorum, eminim birçok insan da böyledir fakat bunun daha önce neden bu şekilde fark etmediğimi bilemiyorum. Sen günü yaşamayı, elle tutulur şeyler peşinde koşmayı seviyordun. Dolayısıyla geçmişte olmuş, olamamış şeylerle bunların uzantıları ile uğraşmazdın. O zaman daha önemli bir gerçeğin daha farkına vardım. Hayallerimde her zaman anlayış, ince düşünceler ve derin bir ruh ikizi hayal ediyordum demek ki. Zaman zaman rüyalarımda bu kişiyi görürüm, onu sevdiğimi anlarım. Ben senden bunları beklerken aslında hayallerimdeki kişiden bekliyordum. Belki zamanında buna en yaklaşan kişi sendin. Fakat şimdi anlıyorum ki aslında bu kişi benim. Beni seven, şefkat göstermesi gereken, ince ve derin düşünen.. Bu gerçeği görmem bir hayli zaman aldı. Fakat bunun farkına varmam bir yanlışın peşinde koşarken oldu. Hayat böyle değil midir zaten? Hep hatalarımızdan öğreniriz. 

    Bu şekilde artık bu konunun çözüme kavuştuğunu düşünüyorum. Artık unutmam daha kolay olacak. Evet tüm o hayallerimdeki kişinin sen olmadığını anladığıma üzülüyorum fakat bir yandan da cevapları bulduğum için mutluyum. Bir yandan da seni veya eşimi seçmemin nedenlerini de biraz daha net anladım. Dış dünyaya karşı çok açık değilim. Fakat hayatta bu şekilde yaşamayı gerektiriyor. Benim gibi iç ve hayal dünyasında yaşayan biriyle birlikte olsaydım, eminim ikimizin de hali harap olurdu. Dolayısıyla her şey olması gerektiği gibi. Evet belki seninle de olurdu, fakat olmadı. Bu pişmanlık ile yaşayamayacağımı anladım. Artık yüzümü ileriye çevirdim. Hem böyle hayat daha güzel, konuşacak daha çok şey, uğraşacak daha fazla şey var. Böylece hayatımdaki boşluğun da kapanacağını düşünüyorum. Hayır iç dünyamla irtibatı tabi ki kesemem. Fakat içimdeki geçmiş bana sadece ilham kaynağı olabilir artık. Geçmişte yaşamayı bırakacağım. Umarım hayatındaki mutluluk ve huzur devamlı olur. Herkes için dileyebileceğim en iyi dilek bu sanırım. Hoşçakal. 

Sonradan yazdığım birkaç şeyi yine buraya bırakıyorum. 








12) Bazı şeyler yarım kalır, bu da bitmenin bir şeklidir.

Nihan, Sen gerçek olan tek hayalimdin şu hayatta. Aslında gerçek olan tek aşk. Ben hep istedim aşık olmayı ve bu aşka karşılık bulmayı. Önce...