Bazı şeyler vardır ki unutulmaz. Üstünden zaman geçip artık başka şeylerle ilgilenip, hayatın rutin akışına kendini bıraksan da bir gün gelir fark edersin ki o hala oradadır. Bir yere gitmemiştir. Üstünden uzun yıllar geçmesine rağmen bıraktığın yerdedir. Küllenmemiş ve eskimemiştir. İşte bu yazıyı hayatımda unutamadığım ve unutamayacağım kişiye ithafen yazıyorum.
Merhaba, evet yine ben. Sana yazmak istediğim an bir süre kilitlenip kaldım. Gıyabında seni anlatırken veya seni düşünürken akıp giderken kelimeler, senin karşındayken ne yazabilirim diye düşünüyorum. Aynı eskiden olduğu gibi ve ilk günkü heyecanla, bir çocuk gibiyim senin karşında. Kendini ve hislerini anlatamayan, elinden bir şey gelmeyen, sadece dizinin dibinde yatıp uyuyup bir daha uyanmak istemeyen bir çocuk. İnsan yaşadıklarının çok azının farkında bence. Kendimi düşündüğümde ise geçmişimde bunun daha belirgin olduğunu düşünürüm her zaman. Sahi birlikteyken ne yapıyorduk aslında? Neler yaşadık? Farkında mıydık olanların? Peki ne kadarı hatırımızda kaldı? Mesela hiç tanımadığım birine hikayemizi anlatırken yaşananları hatırlamakta güçlük çektim. Bazı şeyleri arada atladığımı sonradan fark ettim. Bazılarını hala hatırladığıma şaşırdım. O yazdıklarım bile silindi gitti. Bir kaç sene önceydi. Sonra silindiğine üzüldüm. Peki neden unutamıyorum sorusunun cevabı bu mu sence? Unutmak istemiyor muyum? Hayat basamaklarını çıkarken her basamakta durup geriye sana mı bakıyorum? Belki de. Şundan eminim ki yaşadıklarımızı unutsam da bazılarını şimdi hatırlamasam da işte yine oluyor, kalbimin nasıl attığını, o çocuksu heyecanı ve hissettiklerimi asla unutmadım. Asıl mesele bu galiba. Hayatım boyunca sevdiklerim oldu. Kimisi bunu biliyordu, bazıları hiç bilmedi, bilmeyecek. Sevmeye de devam ediyorum bazılarını. Ama hislere gelince hani derler ya: "İlk aşk aslında son aşktır. Bir daha öyle aşık olmazsınız." Sen benim gerçek anlamda ilk aşık olduğum kişiydin. Benim tarafımdan sevildiğini ilk bilendin ilk defa cesaret edip hislerimi açmış ve karşılık da bulmuştum seninle. Aynı zamanda yaşamıştım da aşkı. Sonra ise böyle bir şey olmadı ve olacak gibi de görünmüyor. Bir şekilde bu yazdıklarımı okusan şaşırır mısın acaba? Madem öyle neden şu an benimle değilsin? diye sorabilirsin. Ya da fırsatın varken neden beni seçmedin de diyebilirsin. Kısa bir açıklaması yok. Ama olmadı, yapamadım. Neyi seçtiğimin farkında değildim. Her şey çok geç olduktan sonra anladım. Hayatımı nasıl başkalarının şekillendirdiğini, hep başkalarının seçimlerini yaşadığımı. Köşeye sıkışınca, kaçacak bir yerim kalmayınca anladım. Ama bunlar önemli değil. Hayat pişman olmaya yetecek kadar uzun değil. Ama bu his, hiç geçmeyecek, şunu biliyorum ki eğer aklım başımda olursa, son nefeste de seni yine hatırlayacağım, bu his o zaman da benimle olacak. Evet hissettiklerim değişmedi. Ama biz değiştik. Sen de ben de artık o zamanki insanlar değiliz. Üstünden yıllar geçmiş. Yollarımızı seçmişiz ya da hala aramaktayız. Ama birbirimizden uzağız. Hem mesafe hem de düşünce olarak. Peki ya duygular? Ben içimdeki senden asla uzaklaşmadım. Uzaklaşamadım. Senin düşüncelerini biliyorum. Ama kalbin ne diyor onu bilmiyorum. Belki asla bilemeyeceğim. Belki de zaten hiç bir şey demedi hiç bir zaman. Bilmiyorum. Aklına geliyor muyum hiç? Onu da bilmiyorum. Çünkü sen ilk baştan beri bu yönünü bana çok göstermedin. Dediğim gibi belki de baştan beri yoktu zaten, başkasına aitti. Sadece bir durakta buluşmuş, otobüslerimiz gelince de ayrılmıştık. Bunu birkaç defa yapmıştık. Hiç aynı otobüse binememiştik. Yaşananları kelimelerle anlatmak zor. Fakat yıllar sonra aslında ne yapmamız gerektiğini ya da neyi eksik yaptığımızı anladım. Biz seninle göz göze bakarak ayrılmadık. Bir mesajla ya da telefonla ayrıldık. Eksikti. Yazdıklarımız ya da söylediklerimiz ne hissettiğimizi göstermekte yetersizdir. Belki yüz yüze ayrılsaydık daha kolay olacaktı her şey. Ya da ayrılmak istemeyecektik. İşte o nedenle son bir kez bile olsa seni görmem gerektiğini anladım. Evet cesur olmak gerekirse bunu istiyorum. Seni görmeliyim. Değiştiysek de bunu anlamalıyız. Bir iki günlüğüne de olsa bir araya gelmeli, her şeyi konuşmalı ve öyle bitirmeliyiz. Evet biliyorum bu çılgınlık ama kalbimin sesi bunları söylüyor. Bıraktığımız yerde buluşmak, yaşadıklarımızı anlamak için konuşmak istiyorum. En çok zaman geçirdiğimiz yerleri tekrar görmek, o evin yollarına, okul kampüsüne, gezip tozduğumuz yerlere gitmek istiyorum. İlk kez seni gördüğüm yere gitmek, o çardakta ay ışığında oturup soğuktan titrerken el ele tutuşmak istiyorum. Sonra sana sarılmak ve yanında uyumak ve yeni güne senin yanında uyanmak istiyorum. Tüm bunlar çılgınca geliyor olabilir. Ama artık korkacak bir şeyim yok. Hislerim bunlar. Kalbimin bana söyledikleri. Orada sen olduğuna göre bunları zaten biliyor veya tahmin ediyor olmalısın. Peki insan her zaman hisleriyle mi hareket eder? Hayır mı? Aslında sorunun cevabı şöyle olmalı: Çoğu insan aklıyla hareket eder, ancak çok azı ya da küçük zaman dilimlerinde hisleriyle hareket eder. Bugüne kadar ben de hep aklımla hareket ettim. Hala öyle yaptığımı biliyorum. O zaman hayatımdaki bu koca boşluğun sebebi ne? Cevap basit. Bunun sebebi kalbimin sesini hep göz ardı ediyor oluşum. Peki şimdi kalbimin sesini dinleyerek hareket etsem bu boşluk kapanır mı? Kapanmaz, evet. Geri dönemeyecek kadar çok yol geldik. Sen de ben de. Bunlar bir gün olursa bu sadece hoş ve tekrarı olmayacak bir rüyadan ibaret olacak. Olduğunda ise yine sen de ben de aynı kişiler olmayacağız. Belki hayatlarımız alt üst olacak, her şeyi baştan inşa etmemiz gerekecek ama insan bir kere geliyor bu hayata, bu da hayatımızın bir parçası olacak. Onun yerine bir ömür bunu neden yapmadım diye düşünüp tekrar tekrar alt üst olmasından iyidir. Mantıklı düşünecek olursak da eğer bu hislerim bitmeyecekse ve bu düşünceler kafamda tekrar edecekse, bir gün söylediğim gibi olmasa da seni görmem veya ummadığımız bir anda karşılaşmamız da olası bir durum. Tıpkı seni hatırlatan şarkıda olduğu gibi: "Elbet bir gün buluşacağız, bu böyle yarım kalmayacak. İkimizin de saçları ak, öyle durup bakışacağız" Biliyorum, hayata dair düşüncelerin, bakış açın ve yürüdüğün yol ile benim hislerimin, düşüncelerimin kesişmesine imkan yok. Ama şu an bulunduğumuz yer benim hayal dünyam. Orada sınırlar ve mesafeler yok. Bu nedenle orada her şey mümkün. Bunları belki asla okumayacaksın, hiç bilmeyeceksin. Okursan bile saçma bulabilir, benden nefret edebilir veya üzülebilirsin. Benim seni unutamayıp tekrar tekrar karşına çıkmalarıma bir yenisi eklenir sadece. Görsen bile asla cevap vermeyebilir veya okuduğunu belli bile etmeyebilirsin. Tüm bu ihtimallerin olabileceğini biliyorum. Her durumda bu düşünceler ve yazdıklarım sana ulaşsın ya da ulaşmasın, okuyup okumadığını bilemeyecek olsam da sonsuza kadar burada olacaklar. Eğer bir gün o ilhamı bulursam hatırladığım kadarıyla yaşadıklarımızı da yazıp burada bırakacağım. Tüm bunları yazarken senin durumunu hiç bilmiyorum. Geçmişinde kalmaya devam etmeye, seni rahatız etmemeye veya hayatında başkası varsa ilişkinizi bir şekilde bozabilecek bir şey yapmamaya çalışıyorum. Aynı şeyi benim hayatımdakiler için de düşünüyorum. Durum buyken nasıl bir araya geliriz bilmiyorum. Ama istersek bunun olması mümkün. Bunu mümkün kılacak şey ise benim sana olan aşkım ve ufacık olsa bile, eğer varsa onun karşılığı. Çünkü aşk bir köprüdür. Bir duvar değildir. Umarım görüşürüz. Görüşemezsek de umarım mutlu ve huzurlu bir hayat yaşarsın. Bunun dışında senden tek isteyebileceğim şey. Beni unutma ve hep iyi hatırla. Hoşçakal.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder