Sonra yaz tatili zamanı gelmişti. Bundan sonrası benim için oldukça yalnız hissetmek, arkadaşlarla zaman geçirmek, saz ve gitar öğrenmeye çalışmak. Aslında bunları öğrenmeye Şubattan sonra karar vermiştim. Fakat çok yok alabildiğim söylenemez. Ufak tefek şeyler çalabiliyordum. Bol bol arkadaşlarla içiyorduk. Hep erkek muhabbeti. Hiç alışık olmadığım bir ortam. Güzel yanı Afyon'a yaz gelmiş ve her şey daha güzel olmuştu. Bir tek sen yoktun. Senden gelen haberler ise hiç iç açıcı değildi. Senin kabul etmemenden sonra eski erkek arkadaşın bir çeşit depresyona girmiş, işi gücü bırakmış, senin anlatmana göre sokaklarda filan yaşamaya başlamıştı. Bazen evinin önüne filan geliyordu. Bu süreç benim için oldukça yorucu ve gergindi. Sonra ne olduğunu tam hatırlamamakla birlikte sen yeniden eski erkek arkadaşınla görüşmen gerektiğine veya onunla ilgilenmen gerektiğine dair bir şeyler söylemiştin. Onca yaşanandan sonra bunu söylemiş olman ve benim bir yay gibi gerilmem artık patlak vermişti. Bunu söylediğinde ofisteydim. Eve gitmek üzereydik. Ofiste kendime hakim olabilmiştim. Eve geldiğimde ise hep birlikte bulunduğumuz odayı ve fotoğraflamızı görmek artık olayı son demine getirmişti. Birden çığlık atarak ortalığı dağıtmaya, resimlerimizi yırtmaya başlamıştım. Ev arkadaşım korkmuş, içeriye girmeye cesaret edememişti. Ben o sırada öğrenmeye çalıştığım sazı da kırmıştım. Bir tür sinir krizi geçirmiştim. Hayatımda çok az böyle anlarım vardır. Ev arkadaşım diğer bir arkadaşımızı çağırmıştı. O beni odadan alıp dışarı çıkardı, beraber arabaya bindik, bir şeyler içtik. Beni teselli etmeye çalışıyorlardı fakat kızgınlığımın geçmesi mümkün değildi. Bundan sonra senin mesaj ve aramalarına cevap vermemeye karar vermiştim.
Bundan sonraki bir süre böyle geçti. Sen bana defalarca mesaj atıp arıyordun, ben ise ısrarla hiç birine cevap vermiyordum. İkinci defa karşıma eski erkek arkadaşının çıkmasına çok kızmıştım ve sana olan sevgim bile gururumun önüne geçemiyordu. Belki de sürekli arıyor ve mesaj atıyor olmandan dolayıydı. Bir şekilde bu konunun kapanması için sana net tavır göstermek istemiştim. Sana dönmemek gibi bir fikrim yoktu. Varsa bile zamanla bunun yumuşacağını ve yine sana döneceğimi biliyordum. Bir gün artık aramalarına dayanamayıp telefonu açmıştım. Sen deniz kenarında olduğunu ve eğer böyle davranmaya devam edeceksem buna dayanamayacağını söylemiştin. Dalga sesleri arkadan geliyordu. Sanki orada her şeyi bitirmek ister gibi bir halin vardı. Sonra birden telefon kesildi. Bu sefer ben ne kadar arasam da sana ulaşamıyordum. Telefonun da kapanmıştı. Birden aklıma olabilecekler kötü şeyler geldi. Belki de denize atlamıştın. Sana dokunmaya kıyamazken böyle bir şeye sebep olmak benim için korkunçtu. Bir şekilde bulunduğun yerin emniyetine ulaştım. Onlara olayı anlattım. Bilgilerini verdim. Hatta ablanın numarasını da verdim. Sonra olanlar biraz komikti. Aslında sen telefonu kapatmıştın ama sanırım benim böyle bir şey yapabileceğim aklına gelmemişti. Polis ablana ve ailene ulaşmış, ben de o arada ablanı aramış olabilirim. Ablan beni geri aradı. Baya kızdı, beni azarladı. Sen eve dönmüşsün. Polis geri aradı bir sorun yok evindeymiş dedi. Ortalığın karışmasına rağmen, rahat bir nefes almıştım. Fakat yine de sana olan kızgınlığım geçmemişti, hala tavrımı sürdürüyordum. Biraz yumuşamıştım sadece. Bir süre daha böyle geçti.
Sonra bir gün sen arkadaşınla bana bir şey göndereceğini söyleyerek almamı istemiştin. Arkadaşının gönderdiğin şeyi eve getireceğini söylemiştin. Günlerden Pazardı. Arkadaşını geldiğini söyledin. Ben de almak için dışarı çıktım. Karşımda hiç beklemediğim bir manzara gördüm. Sen ve yine o muhteşem zerafetin. Güzel bir elbise giymiştin. Rengini ve desenlerini bile hala hatırlayabiliyorum. Koyu gri ve çiçekli bir elbise olması gerek. Saçlarını ve makyajını yapmıştın. Harika görünüyordun. Hava biraz sıcaktı. Tahminim temmuz ayının başları olması lazım. Seni görünce bir süredir görmemenin verdiği özlem, fakat sana olan kızgınlığım ile birlikte karmaşık duygular yaşıyordum. Sonra yine tavrımı takınarak neden geldiğini sormuştum. Sen de benim için geldiğini söylemiştin. Bunlar evin önünde yaşanıyordu. Konuşmak için eve girdik. Ben bu sürprizine rağmen affetmek istemiyordum fakat çok fazla da dayanamayacaktım. Bana bir daha ondan söz etmeyeceğinin sözünü verdikten sonra tavrımdan vazgeçtim. Bu anın ilişkimizde çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bir söz vermiştin ve ilişkimizi en çok etkileyen konu hakkındaydı. Geldikten sonra birkaç gün kalmıştın ve yine birlikte vakit geçirmiştik. Muhtemelen sana yemek de yapmışımdır. Yemek derken öyle çok maharet gerektiren şeyler değil. Ama çok güzel makarna yapıyordum. Hala güzel yaparım.
Sonra gitmiştin, özlemimiz biraz geçse de kaldığı yerden devam ediyordu. Bundan sonra hep iyi şeyler oldu. Malum kişinin adı geçmedi. Hep birbirimizi özledik. Saatlerce telefonda konuştuk. Zaten mesaj olayını hiç söylemiyorum. Ayda dört bin mesaj nasıl biter? Günde 150'ye yakın mesaj demek. Şimdi düşünüce buna çok abartılı olduğunu fark ediyorum. Halbuki birbirimizi bu kadar sıkmamalıymışız. Karşılıklı olarak alanlarımız olmalıydı. Biraz daha seyrek haberleşmeliydik. Zaten benim tarafta sosyal yaşam anlamında iş dışında çok bir şey yoktu. Oldum olası az arkadaş edindim. Bu iyi bir şey aslında ama seninle olduğum süre içinde kendimi tamamen sana adamıştım. Bu yanlıştı. Fakat aşk işte. İnsana çok garip şeyler yaptırabiliyor.
Gece yarısı lakırdıları vol5..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder