O tarihin seneyi devriyesindeyiz. O yüzden hikayenin bu kısmını şimdi yayınlamak en doğrusu gibi hissediyorum. (14.02.2022)
Bugün sevgililer günü. 11 yıl önce kendi kelimelerimle: "dün hayatımın en zor ve acı günüydü...sadece üzgünüm..." demiştim. Hala öyleyim.
10-11 Şubat
Tarihi nereden mi hatırlıyorum? Teknoloji sağolsun bazı kayıtlar hala bir yerlerde duruyor. Gittiğimizde çektiğim, içinde bizim olmadığımız bir fotoğrafın tarihinden, yaptığım check-in den bu tarihleri buldum. Gitmeye nasıl karar verdik açıkcası hatırlamıyorum. Fakat senin Antalya'yı çok merak ettiğini hatırlıyorum. İlk defa gidecektin. Ben muhtemelen işten birkaç günlüğüne izin almıştım. Senin okulun ise ara tatile girmiş filan olmalı.
Böyle bir zamanda Antalya'ya gitmeye karar vermişiz. Otobüsle gitmiştik. Sonrasında bir otel aramıştık. Birkaç otelden ret cevabı aldıktan sonra en sonunda birisi bizi kabul etmişti. İsmini hatırlamıyorum fakat yerini hatırlıyorum. Yerleştikten sonra Antalya'yı gezmiştik. Karaoğlan parkı, yat limanı ve civarında gezdik diye hatırlıyorum. Birçok fotoğrafımız vardı. Sen ilk defa topuklu ayakkabı ve mini etek giymiştin. Topuklu ayakkabıyı giymekte zorlanmıştın. Bu seyahatle ilgili hatırladığım diğer şey ise benim ailemin de haberinin olmamasıydı. Fakat ben otelin yanındaki bir yerden yemek alırken telefonumu orada unutmuştum. Yerin sahipleri haliyle en yakınım olan babamı aramıştı. Böylece yerimiz açığa çıkmıştı. Ben her ne kadar durumu yalanlamaya çalışsam da ailem Antalya'da olduğumu anlamıştı. Fakat çok sorun oluşturmadı. Bu seyahatimizle ilgili hatırladıklarım bu kadar. Önemli kısmı sonrasıydı aslında.
13 Şubat
14 Şubat yaklaşmıştı. Tam 11 yıl önceydi. Ben de küçük bir hediye almıştım diye hatırlıyorum. Geceden sonra mesajlarıma cevap vermemiştin ya da bir sorun olduğunu bir şekilde hissetmiştim. Sonra beni yerle bir eden mesajı gönderdin. "Ben onu seviyorum". Hayatımda böyle yıkılmışlığım çok az vardır. Tabi başta ne olduğunu anlayamadım. Evdeydim. Hemen dışarı çıktım ve yürümeye başladım. İçimdeki acıyı hala daha hissedebiliyorum. Sonra nerede olduğunu sordum. Bir kafedeydin. Neden oradaydın? Yanında kim vardı? İçimdeki endişe her geçen dakika artmaya devam ediyordu.
Uzak olmasına rağmen yürümeye, hatta koşarak oraya doğru gitmeye başlamıştım. Yarım saat mi yürüdüm? yoksa daha mı fazla bilmiyorum. Zaman durmuştu çünkü. Sonra kafeden içeri girdim. Oldukça kalabalıktı. Eski erkek arkadaşını fotoğraflardan tanıyordum. Bir masada yalnız oturan onu gördüm. Sonra başka bir masada da seni. O zaman beynimden vurulmuşa döndüm. Bağırarak "Allah belanızı versin" demiştim galiba. Hemen dışarı çıktım. Kaçmak istiyordum bir an önce oradan. Sonra arkamdan erkek arkadaşın geldi. Kolumdan tutmuştu. Bırakın beni dedim. Uzaklaşmaya başladım. Ağlıyordum. Sonra galiba sen arkamdan gelmeye çalıştın. Arkadaşın bırak gitsin gibi bir şey söyledi. Sen de öyle yaptın.
Sonra yürümekte zorlanarak, neredeyse yarı baygın bir vaziyette sokaklarda yürüdüm. Ağladım. Herkes bana bakıyordu. Bazen bir ağaca ya da başka bir şeye tutunmak zorunda kalıyordum düşmemek için. Farkında olmadan bir yere gelmiştim. Sonra telefonum çaldı. Sen arıyordun. Önce açmadım diye hatırlıyorum. Sonra dayanamadım açtım. Sen nerede olduğumu sordun. Birlikte geleceğinizi söylemiştin galiba. Yaşadığım şeyden sonra hepsi bir kurşun gibi geliyordu bana. Eğer yalnız gelirsen yerimi söyleyeceğimi söylemiştim. Sanırım arkadaşın da seni artık benimle yalnız bırakmak istemiyordu. Sonra kabul ettin. Yeri zar zor tarif ettim. Bir süre sonra yanıma geldin. Bana olanları anlattın. Senden habersiz gelmişti. Elinde bir çiçek ve bir yüzük ile.. Kafan karışmıştı. Ne yapacağını bilememiştin. Belki o mesajı bile sen atmamıştın. Buna hiç bir zaman inanmak istemedim.
Eski erkek arkadaşının senin iraden üstünde bir etkisi olduğu kesindi. Fakat seni en yakın arkadaşınla aldatmıştı. Senin için bu affedilmezdi. Yine de kalkıp buralara kadar ve niyeti ciddi imajıyla gelmesi kafanı karıştırmaya yetmişti. Halbuki daha birkaç gün önce birlikte bir seyahatteydik. Ortada bir sorun bile yokken bu kadar kısa sürede böyle değişikliğin başka bir açıklaması olamazdı. Yüzüğü takmıştın bile. Artık benimle devam edemeyeceğini söyledin. Mücadele etmedim en başta. Çünkü çok kötüydüm. Sonra gittin.
Arkadaşımı aradım gelip beni alması için. Arabaya bindiğimde ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. İş arkadaşımdı. Böyle bir şekilde beni görmesini istemedim. Fakat gözyaşlarım yerinde duramadı. Arabaya bindikten çok kısa süre sonra ağlamaya başladım. Arkadaşım şaşkınlıkla ne olduğunu sordu. Bir şey diyemedim. Sadece seninle ilgili olduğunu söyledim. Kafam dağılsın diye bir yerlere götürmüştü sanırım. Sonra eve geldik ama ben yerimde duramıyordum. Onunla yan yana olduğunuz düşüncesi beni yiyip bitiriyordu. Akşam yurda gitmek zorunda olduğunu biliyordum. İçimde sevdiğim kız için mücadele etmem gerektiğini söyleyen bir ses belirdi. Evet bir nevi beni aldatmıştın. Ama yeterince anlayamamıştım durumu.
Sonra kampüse geldim. Gururum seni aramaya izin vermiyordu. Sen de beni aramıyordun. Ne de olsa bir nevi ayrılmıştık artık. Afyon'un şubat soğuğunda sanırım 2 saat kadar kampüste dolaştım. Sonra bana mesaj attın. İster istemez vicdanın rahat etmemişti. Ayrılmalıyız desen de endişeleniyordun benim için. Çünkü halimi görmüştün. Ama onun yanındayken bana yazamamıştın. Ancak kendinle ve vicdanınla yalnız kalında halimi sorma gücünü kendinde bulmuştun. Ben de sana kampüste olduğumu söylemiştim. Sonra yanıma geldin. Üşüdüğümü anlamıştın. Ellerimi eline alıp ısıtmaya çalışmıştın. Sonrasında o zamanlar için şunu söylemiştin. Kalbim her ikinize ait gibiydi. Bu benim için olası bir şey. Ben böyleyim. İkinizi de seviyordum. Vicdanım ise rahat değil. Kimi seçeceğimi bilemiyorum. Akşamın sonucunda değişen bir şey olmamıştı. Ayrılmıştık. Yarın sevgililer günüydü..
Olan biteden sonra, yaşadığımız her şey, o güzel başlangıç ve rastlantı, hepsi yerle bir olmuştu. Sağlıklı düşünemiyordum. İşe gidiyor ve sadece oturuyordum. Çalışamıyordum. Birkaç gün sonra arkadaşlarımla Eskişehir'e gitmiştik. Ama hiç bir şey seni ve olanları düşünmeme mani olamıyordu. Gururum bana engel oluyor, kalbim senden başka bir yere gitmek istemiyordu. İnsan kalbinin atışına nasıl engel olur? Olursa sonra ölmez mi? İşte aşık olmanın da kalbinin atması gibi olduğunu anlamıştım. Ancak ölünce son bulacak bir şey...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder