Google Etiket

8 Nisan 2011 Cuma

bir sucuk hikayesi

bir gün önceden ertesi gün saat onyediye alınmış bir bilet.. akıldan çıkmayan birisi ve yaşanmışlıklar.. bir iş.. bir sucuk hikayesi..

hatırlarım da o antalyaya gidişimizi şimdi.. nasıl da kokuyordu o lanet.. kim yemiş olabilirdi bu kadar sarımsağı.. ve şikayetlenmiştim.. ayıplamıştım..

her zamanki günlerden biri ofiste otururken telefon çaldı yine.. nadiren arayan birisi.. büyük patron.. muhtemelen büyük şefe ulaşamamıştır.. bizim iş hala böyle eski futbol maçlarında olduğu gibi büyüklü küçüklü devam ediyor.. ulaşamadım diyor görürsen beni arasın ve küçük bir sınav.. yüz alamadım sınavdan o kesin.. biraz sonra büyük şef geliyor ve o mutlu haberi veriyor.. antalyaya gidiyorsun bir haftalığına.. ne güzel.. hemen akıla geliyor.. peki o ne olacak.. akşama görüşmeli..

acaba bir daha dönemez miyim sorularıyla akşam oluyor.. vakit hızlı geçiyor.. eşyalar hazırlanmadı.. belki diyor yarın uğurlarım seni.. malum gitmek var dönmek muamma..

ertesi gün saat ondört otuza kadar her şey normal.. küçük patron geliyor.. her zamanki gibi ortalığı birbirine katıyor.. saat üçte çıkardın belki o gelirdi.. son anda yetiştirilmesi gereken işler.. saat onaltıya geliyor.. artık çıkmalı.. hala arayan soran yok..

aceleyle eve gidiyorum.. bavula eşyalar ardı ardına sıralanıyor buruşturularak kimisi.. daha bir saat var ne bu acele..ee belki o gelir..

saat onaltı yirmi.. artık çıkmak gerek.. gelen giden yok.. yollara bakılıyor.. duran minibüslere..

otobüs terminali kalabalık.. bileti alıyorum.. dışarı çıkıyorum.. halbuki içerde oturmayı tercih ederdin her zaman.. ee belki o gelir..

saat onaltı kırkbeş.. dışarda birini görüyorsun.. onun arkadaşı.. ayrıldığımızı söyledi mi? evet muhtemelen o yüzden burada değil.. anladım..

saat onaltı elli.. içeri giriyorum.. ailen aklına geliyor.. hediye götürmeli.. lokum filan birşeyler alayım bir de Sucuk..

saat onlatı ellibeş..oturuyorum.. yola bir bakış atıyorum.. boğazım düğümleniyor.. artık otobüse binmeli.. sucuklar elimde..

saat onyedi.. otobüse biniyorum.. sucukları koltuğun üstündeki rafa koyuyorum.. açık..

saat onyedi sıfırbeş.. hala kalkmadı otobüs.. arkadaşını görüyorum.. birileriyle konuşuyor.. beni gördü mü acaba? telefona bakıyorum.. arayan soran yok..

saat onyedi on.. otobüs kalkıyor.. bir mesaj yazıyorum “gelsen..” diye başlıyor.. biraz sonra cevap geliyor.. “bindin mi” diye başlıyor.. hemen arkadasından adım yazan bir tane..

saat onyedi onbeş.. kulaklıkları takıyorum..otobüs yolculuğu her zamanki gibi.. aslında değil.. ama farkında değilim.. kimbilir ne küfürler yediğimin..

saat ondokuz otuz.. burdur otobüs terminali.. iki öğrenci biniyor.. ufak bir karmaşadan sonra öndeki koltuklara oturuyorlar..

saat yirmibir.. antalya otobüs terminalindeyiz.. kalkıyorum montumu giyiyorum.. sucukları almak için uzanıyorum.. ama.. bu kokuda ne? hayır..

saat yirmibir sıfırbeş..servise bindim.. elimde sucuklar.. kokuyor.. iki öğrenciden biri de servise biniyor.. az sonra diğeri aşağıda beliriyor.. servisteki öğrencide iniyor..

başlıyorlar konuşmaya.. “ne biçim insanlar var yahu.. bu kadar salam yenir mi ? yenilip otobüse binilir mi? gelene kadar akla karayı seçtik”.. ama ben hiç koku almadım!..

“ayıp yahu bu kadar barbarlık görgüsüzlük olur.. biz iki saat dayanamadık.. oniki saat gelenler nasıl geldi acaba?” oniki olmasa da dört saat.. yerin dibine giriyorum..

saat yirmibir on..şokla aklım başıma geliyor.. mesaj geliyor.. adım.. efendim diyorum.. “neden cevap vermiyorsun” diyor.. öğrenciler ayıplıyor.. ayıplanıyorum..

ünlü bir söz aklıma geliyor.. insan ayıpladığı duruma düşmeden ölmezmiş.. sucuklar hala kokuyor.. gün boyunca yemek yemedim.. başım ağrıyor.. aklım başıma geliyor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

12) Bazı şeyler yarım kalır, bu da bitmenin bir şeklidir.

Nihan, Sen gerçek olan tek hayalimdin şu hayatta. Aslında gerçek olan tek aşk. Ben hep istedim aşık olmayı ve bu aşka karşılık bulmayı. Önce...