Google Etiket

28 Eylül 2010 Salı

Gece yarısı lakırdıları...vol.4

Dalgalı derinliklerde çırpınmaktansa,

Gel sığ sularıma ve çık kumsala,
Güneşim yeter sana,
Hem ısın hem aydınlan onunla...
Eski dosttur yanlızlık demiştim dün,
Çıkıp gelir ummadığın anlarda, eline çeşit çeşit kutuyla,
Açmamak gerekir kanıp güzelliğine paketlerin,
Sonra çıkılmaz içinden o yanlız gecelerin...
Yaz günlerinin neşesi, sıcaklığı bulunmaz sonbaharda,
Üşütür bazen ıslatır seni sudan çıkmış balık gibi,
Ona da alışmak lazım küçüğüm yıl dört mevsim,
Ve yazlar elbet tekrar gelir...
İnsanlar çeşit çeşittir bir de
Kimisini seversin öz kardeşin gibi,
Kimisi de ezeli düşmanındır sanki...
Eğer dünyanın kuralı böyleyse olsun varsın,
Biz her zaman önümüze bakalım...
Şiirler yazdım sana kimi uzun kimi kısa,
Birisi de çıkmadı karşıma demedi yanılmışsın oysa,
Hepsi memnundu gittiği yerden,
Demek ki orası güzel ve hoş benden...
...........
Kendimden kopmuş neyleyim...
Acımaz ki benim bedenim....
Elinden olsun son nefesim...
Sen iste senin için ölürüm...
..............
Körüm belki doğuştan belki sonradan,
Ama hissetmek bana armağan yaradandan,
Görmesemde yanılsamda bazen,
İçim hep zengin , hep sevgiyi hisseden...
Sevmekse hayatın anlamı boşa yaşamıyorum demektir,
Var bir sevenim , ben de seviyorum nicedir,
Olmak istiyorum her anında yanında,
Ama biri fısıldıyor kulağımda,
Diyor olamasanda yanında,
Aslında sen onun, o senin kanında ve canında...
Biliyorum bende, bu anlarda söz yetersiz kalır,
Düşünceler dolaşır ve dolaşır,
Dur demeli birisi onlara artık,
Durmazsa ezilmeyi göze almalı yazık,
Onunda çıkmaz o zaman karadenizindeki batık...

26 Eylül 2010 Pazar

Eski Dost

Hoşgeldin eski dostum,

Uzun zaman oldu,
Özletmiştin kendini,
Zaten bir sen bırakmazsın beni..
Görür görmez tanıdım seni,
Değişmemişsin hiç, biraz büyümüşsün,
Hafızamda kazınmış bu suret, bu ad,
Ve bu acı tad.
Yanlızlık adın...
Ve tanıdım bunlarda arkadaşların...

23 Eylül 2010 Perşembe

Gece yarısı lakırdıları...vol.3

 Korkularla yaşıyoruz sevdiğim...

...................
Aşk dolaşıyor damarlarımda ve korku da onun peşinde,
Yakalarsa bir gün, incitecek onu, kıyacak acımadan,
Yakalamadan vurmalı tam alnından o korkuyu,
Ve atmalı derin kuyulara, çıkarmamak üzere.
Ve prensesin gözlerindeki korku deler geçer yüreğimi,
Ama hiç acıtmaz.
Yine de şefkat doludur o bakışlar yanıltmaz.
...................
Hep isterdim birşeyleri. Bu defa başka..
...................
Çıkarsa birgün kara düşünceler aydınlığa ve can bulursa,
İşte o zaman ölüm vakti gelmiş demektir.
İşte o zaman hayatın gerçekleri alır götürür en ıssız vadilere,
Ve bir damla suya muhtaç eder beni,
İsyan edene, çirkinleşene kadar.
Sıcaklığın, bir soba başında en soğuk kış günün geçirmek gibi,
Asla yanında ayrılmak istenmeyen.
Ve gözlerine baktıkça yeşilleniyor çöllerim.
Ellerin ellerime kavuştukça güzelleştiriyor,
Kendine benzetiyor o kaba saba elleri.
Engin denizlere dalıp kaybolmak gibi,
Benimde isteğim kaybolmak sende.
O en eski çağlardan kalan hazineler değersiz kalır,
Kaybolduğumda bulacağım yanında.
İşte.. Görüntüyü, sözleri geçip gerçek yüzünü gör diye,
Bu kalp sesleniyor sana böyle dili döndüğünce.
...................
Yumdum gözlerimi.. Sen içindesin..ve şarkılar..
Orada herşey seninle başlıyor,
Şimdi orada hiçbir şey yok,
Senden öncesine ait ve sana ait olmayan...
...................
Ama bir nefesin fırtınalar yaratıyor içimde,
Yakıyor yıkıyor herşeyi.
Tamir etmesi ise bir şehri kendi elinle kurmak gibi,
Güçlü kılıyor tekrar beni.

19 Eylül 2010 Pazar

2) Buluşma

     Günler geçmiş, biz seninle konuşmayı ve ilişkimizi ilerletmiştik. Buluşacağımız günü sen de ben bekliyorduk. Ben 1 günlüğüne Afyon'a iş yerini görmeye gidip gelmiştim. Yolda tek bir kaset olduğundan dönüp dolaşıp Nancy Ajram - Ana Yalli Behabek şarkısı çalmıştı. Bu sırada hep seninle mesajlaşıp Afyon ve buluşmamız hakkında konuşuyorduk sanırım. Bu şarkı hala seni bana hatırlatır. Ve o heyecanı. 

    Kalıcı olarak ben senden daha önce gitmiştim. Bu senin gelmenden dört beş gün ya da 1 hafta kadar önceydi. O arada işe ve iş arkadaşımla kalacağım eve yerleşmiştik. Sonra bir pazar günü ailenle birlikte yola çıkıp sen de gelmiştin. Seni yurda yerleştirmişlerdi. Gittikleri zaman ise artık yüz yüze tanışma vaktimiz gelmişti. Ben okulun kampüsüne gelmiştim. Orada ilk defa gördüm seni. Aman Allah'ım! İnternette veya görüntülü konuşurken etkilenmemişim aslında. Seni görünce bir kez daha güzelliğinin karşısında çarpılmıştım. İnce ve narin yapın, uzun saçların, beyaz tenin ve o yemyeşil gözlerin. Gözlerine bakmak o zamana kadar hayatta yaşadığım en müthiş şeydi benim için. Saçlarına maşa yapmıştın galiba biraz bukleliydi o gün. Sonra bir çocuğun sevinçli yürümesi gibi sekerek yürüyordun yanımda. Adeta bir zerafet harikasıydın. 

    Seni görünce bir kez daha aşık olmuştum sana. Sen de en az benim kadar heyecanlıydın o gün. Saatlerce dolaşmıştık kampüsün içinde. Sonra hava karardı ve bir çardak vardı orada oturmuştuk. Yanında vakit geçirmek dünyanın en harika şeyiydi. O çardağın altında, ay ışığında, soğuktan titrerken, önce gözlerimiz sonra ellerimiz buluşmuştu. Konuşurken arada yakınlaşıyorduk ama bir yandan da korkuyor gibiydik olacaklardan. Sonra beni öpmek istediğini anladım ve seni ilk defa öpmüştüm orada. O kadar narindin ki hep seni incitmekten korktum. Hala da korkuyorum. Orada neler konuştuk başka ne yaptık hatırlayamıyorum ama eminim eve dönmek istememişimdir. Bir sonraki buluşmayı iple çekmişimdir. 

    Bu zamanlara denk gelen bir başka yazıyı da aşağıya bırakıyorum. 

Gece yarısı lakırdıları...vol.2


15 Eylül 2010 Çarşamba

Gece yarısı lakırdıları...vol.2

Aşağıda yazılanlar yine yazılaştırdığım mesajlardan oluşmakta. Görseli de blog yazısının üstüne yine o zamanlarda eklemişim. Aynen bırakıyorum.  


Aşkı tattım gözlerinde, bir orman yeşilliğinde
Ve nefesin nefesime karışıp ciğerlerime doldu.
Saçlarını taradı ellerim, mutluydular hiç olmadıkları kadar.
Hayaller gereçek olduğu gün artık kahramanlar da mutlular...
Kahraman mutlu olur da sevdiği durur mu hiç,
Sever mutlu olur o da, kalmaz keder hiç.
Masaldan gerçeğe dönüşür ve can bulur bir sevgilinin kollarında...
Kimi yaprak kurur sonbaharda,
Ama bir kahramanın içinde büyüttüğü ağaç,
Küçük bir dokunuşla yeşerir dalga dalga,
Mevsim sonbahar olsa da...
..............
Yaşadığımı seninle anlıyorum,
Aldığım nefesi ilk defa bu kadar iyi hissediyorum,
Ve istiyorum..
Ben iliklerime kadar üşümek istiyorum seni nefesinle,
Ve ısınmak istiyorum dokunuşunla,
Ben sevmek istiyorum seni,
Henüz sevgiyi tatmamış bir şehirde...
..............
İşte böyledir candan sevmek küçüğüm,
Bir nefesi derinden çekerek tüm benliğinde hissetmek,
Ve vermek istememek.
İşte böyledir bulmak kendini başka bir bedende,
Ve sonsuza kadar kaybolmak istemek onun içinde...
Senin olmak özgür olmak gibi,
Gidebileceğin diyarların ucu bucağı yok içinde,
Geziyorum gönül bahçelerinde ve koparmaya kıyamıyorum,
Gördüğüm en güzel çiçeği.
Islak çimlerden gelen serinlik huzur veriyor yanan bedenime,
Ve uzanıyorum, yatıp uyuyorum oracıkta,
Bir sevgili öpücüğüyle uyandırılmak üzere...
..............

9 Eylül 2010 Perşembe

1) Başlangıç

    Seninle ilk defa telefonda tanışmıştık. Ben askerdeydim. İnternetten bir arkadaşım beni telefondan aramıştı ya da ben onu aramıştım. Konuşurken sana da vermişti telefonu ve öylece tanıştık. Belki de daha eskidir bu hikayenin başlangıcı ama hafızam o kadarına müsaade göstermiyor. Ben o zaman başkasıyla birlikteydim. Seviyordum ama hep bir soru işareti vardı. 

    Sonra askerlik bitti. Mayıs ayıydı. Birkaç ay böylece geçti, o sırada o arkadaşım sen ben ve benim bir arkadaşım bir sohbette bir araya gelmiştik. Sanırım hikayenin asıl kısmı böyle başladı. Sana karşı ilk hislerim de bu zaman oluştu. Ben tabi başkasıyla birlikteydim. Sohbette bir araya geldikten sonra herkes birbirini eklemiş ve konuşmaya başlamıştı. 

    Bizi tanıştıran arkadaşım şimdi ne yapıyordur acaba? Onunla da konuşup tüm bu yaşadıklarımızı anlatmak isterdim ona. O zaman seninle konuşuyor muyduk hiç hatırlamıyorum. Ama facebooktan eklediğimi ve orada fotoğraflarını görüp senden etkilendiğimi hatırlıyorum. Seninle ilgili hatırladığım sonraki şey ise benim arkadaşımla daha sık görüşmeye başlaman ve hatta görüntülü konuşmanız. Sonrasında ise bir nevi flört veya sevgililik durumunda olmanız. O sırada ben de kendi ilişkimin son safhalarını yaşıyordum. İş arıyordum. Akşamları arkadaşlarımla zaman geçiriyordum. Yine böyle bir akşam arkadaşımla motor üzerindeyken birinin arkadaşımı sürekli aradığını fakat arkadaşımın ısrarla konuşmak istemediğini gördüm. Birkaç konuşmadan sonra sen olduğunu anladım. Sonra bir yere oturduk. Arkadaşım konuşmak istemediği için telefonu bana verdi filan gibi hatırlıyorum. Sonra ise sen benim numaramı istedin. Numarayı kim verdi hatırlamıyorum ama arkadaşım bunda bir mahsur görmemişti. Hatırlamıyorum ama kendisi bile göndermiş olabilir. 

    Sonra biz seninle telefon üzerinden konuşmaya başladık. Önce konuştuk sonra mesajlaşma filan ben seni arkadaşımdan dolayı teselli etmeye çalışıyordum galiba. O arada ise hayatlarımızda bazı değişiklikler olmak üzereydi. Ben iş bulmak üzereydim sen ise üniversite tercihi yapıyordun. Sanırım arkadaşımla anlaşamadığınız nokta da buydu. O yanına gelmeni istiyordu sen ise bunda çok istekli değildin. 

    Bunlar olurken biz seninle daha sık görüşür olduk. Ben iş buldum ve Afyon'a gitme durumum çıktı. Senin de üniversite tercihlerin içinde yer alıyordu. Bunu biliyor muydum bilmiyorum ama bir şekilde oraya gelmeni içten içe diliyordum. İşe başlayıp Afyon'a gitmeye hazırlanırken senin de o tercihinin geldiğini söyledin bir gün. Dünyalar benim olmuştu. Sen de sevinmişsindir o zaman buna. Bu haberden sonra artık bir araya gelmek için gün saymaya başlamıştık. 

    Olan bitenden ise arkadaşımın haberi yoktu. İkimizin de oraya gideceğini öğrendiğinde olacakları hissetmiş midir? merak etmiyor değilim. Ama bunların olmasının en büyük nedeni içindeki kötü niyetlerdi bunu biliyorum. Bu arada ben de son safhalarını yaşadığım ilişkimi bitirmiştim. Askerde olanlardan sonra zaten kaçınılmazdı. Ayrıca daha kuvvetli hislerime karşılık bulmuştum. Bunun üstüne ikimizin de yeni bir hayata başlayacağı bir yerde bir arada olmamız söz konusuydu. Her şey öyle güzel ilerlemişti ki, hayatımda çok az şeyin böyle yolunda gittiğini söyleyebilirim. Askerden sonra düzenli bir iş bulmuş, aile yanından özgürlüğe kavuşmuş ve çok güçlü şeyler hissettiğim biriyle bir arada olma fırsatı yakalamıştım. İşte böyle başladı hikayemiz..

Aşağıda bu dönemlerde yazdıklarım ve yazdıklarımızdan bazıları var. 




12) Bazı şeyler yarım kalır, bu da bitmenin bir şeklidir.

Nihan, Sen gerçek olan tek hayalimdin şu hayatta. Aslında gerçek olan tek aşk. Ben hep istedim aşık olmayı ve bu aşka karşılık bulmayı. Önce...