burada bir nefes ötendeyim aslında
gururumun elinde zincirlerim
derin bir sessizlik ve inziva
güvercin mi yoksa kuzgun mu beklediğim?
O.A.
Unutacağım. Söz veriyorum. Önce kendime. Hikayemi bilenlerin öğütlerine uyacağım. Nasıl diyorlar: Hatırlamamaya çalış. Halbuki kim kimin içini tam olarak bilmiş ki halinden anlasın. O yüzden verilen her öğüt boşadır aslında. Afilli sözler, imalı sözler gerçeğin yanında çok sönük kalır. O yüzden susmalısın ve neden sustuğunu asla bilmemeli kimse.. Deselerdi dokunmayı bırak belki hayır duan dokunabilir ancak diye, inanmazdım. Ama gördüm ki hayatta en olmaz dediğin şeyler de oluyormuş. Ben de ölürken bile aklıma gelir dediğim şeyleri işte böyle unutacağım..
Kendi kendime konuşurken buluyorum kendimi artık. Aslında karşımda bir insan oluyor ama ya hiç tanımıyorum. Yüzünü bile görmemişim. Ya da tanımışım görmüşüm ama artık görmem mümkün değil. O yüzden kendi kendime konuştuğumu iddia ediyorum. Neredeyse 8 milyar insan varken dünyada.. Ne garip değil mi? Belki de garip olan benim.. Bu fikri bile anlayamadınız değil mi? Ya da deli saçması buldunuz. Peki ben bu kadar farklı düşünmeyi nereden öğrendim?